Van’ın Gevaş ilçesinde Anadolu’daki en büyük ikinci Türk-İslam mezarlığının bulunduğu alanda yapılan kazılarda, 4 sandukalı mezara daha ulaşıldı.
İlçede 1335 yılında inşa edilen Halime Hatun Kümbeti’nin de bulunduğu mezarlık alanında, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle geçen seneden bu yana kazı ve restorasyon çalışmaları yapılıyor.
Van Müzesi başkanlığında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ercan Çalış’ın bilimsel danışmanlığında yürütülen çalışmalarda, süslemeleri ve kitabeleriyle öne çıkan mezar taşlarına ulaşılıyor.
İlçedeki 50 dönümlük alanda bu yıl yürütülen çalışmalarda, 1305 tarihi olanın da aralarında bulunduğu 4 sandukalı mezar ve şahideleri toprak altından çıkarılarak koruma altına alındı.
Doç. Dr. Çalış, AA muhabirine, Selçuklu mimari üslubunun en güzel örneklerinden birini temsil eden Halime Hatun Kümbeti’nin de içinde bulunduğu tarihi Selçuklu Mezarlığı’nda 700’ü aşkın mezar taşının restorasyonları yapılmak üzere gün yüzüne çıkarılmayı beklediğini söyledi.
Bu yıl ikinci dönem yaptıkları çalışmayla, eğilen taşları yeniden kaldırdıklarını, kırılan ve düşenleri de onardıklarını belirten Çalış, şunları kaydetti:
“Bu dönem mezarlıktaki 69 taşın blokaj çalışması, 23 taşın da liken temizliği yapıldı. Tarihi mezarlıktaki çalışmalar tamamlandığında adeta bir açık hava müzesine dönüşecek. Kültür turizmi açısından bölge için son derece önemli bir yer. Gevaş’taki Selçuklu Mezarlığı, Anadolu’nun ikinci büyük Türk-İslam mezarlığı ve Türk-İslam arkeolojisi açısından da oldukça önemli. Mezarlıkta bulunan taşlar 14. yüzyılın ortalarına tarihlendiriliyor. Ancak ilk defa bu yıl yaptığımız çalışmayla en eski mezar taşının 1305 tarihli olduğunun tespitini yaptık. Uzman restoratörlerce sandukalı 4 mezarı ve şahidelerini gün ışığına çıkardık.”
“En erken tarihli mezar olarak kayıt altına alınmıştır”
Mezarların tamamının toprak altında olduğunu ifade eden Çalış, şu bilgileri verdi:
“Bu bağlamda tespiti yapılan en erken tarihli mezarla birlikte diğer şahide ve sandukalar, ait olduğu döneme dair kendine özgü yapısı ve tezyinatı (süslemeleri) gibi zengin sanatsal özelliklerinin belgelendirilmiş olması açısından oldukça önem taşımaktadır. İncelenen mezarlık da Orta Çağ dönemine ait ve üzerinde 1305 tarihi yazılmış mezar şahidesi, en erken tarihli mezar olarak kayıt altına alınmıştır. Şahidenin üzerinde ‘Tus’lu Muhammed oğlu Hüsameddin. Hicri 705 yılının Rebiulevvel ayında (Miladi Eylül 1305) vefat etti’ ibaresi yer almaktadır. Dolayısıyla şahsın İran’ın TUS şehrinden Gevaş’a geldiğini söylemek mümkündür. Hemen yanında bulunan mezarın şahidesinde ise Emir Ahmet Bin Hüsameddin yazılmış. Bu şahsın da TUS şehrinden gelen Muhammed oğlu Hüsameddin’in oğlu olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca oğlu Ahmet’in şahidesinde ‘Emir’ yazılmış olması, oğlunun sonradan “Emirlik” payesi almış olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla aynı aileye mensup şahısların yan yana gömüldükleri de görülmektedir.”
Çalış, sanduka ve şahidelerin 700 yıldır toprak altında olduğuna işaret ederek, “Kelimenin tam anlamıyla topraktan tarih fışkırdı. Sadece en erken tarih olma ibaresi değil, genel olarak yeni tespiti yapılan taşlarda yer alan zengin süsleme programları ile tipolojik çeşitlilik ve mezar taşı kitabeleri de ayrı önem taşımaktadır. Bunların yanı sıra mezarlıktaki taşlarda kabaralar, rozetler, gülbezek ve çarkıfelek motifleri, şamdan ve özellikle neredeyse kandil motifinin her bir biçimini bu mezarlıkta görmek mümkün.” diye konuştu.